Açıklama
“Çocukluğundan itibaren, yobaz korkusunu, ebeveynlerinden devralan bir Aleviyim. Bu korku, Alevi bireyin iç evreninde yaşamın bir unsuru olmuş, sıradanlaşıp, normalleşmiş! “Aleviysen; korkacak, az konuşacak, sana verilenle yetinecek, ötesini istemeyeceksin.
İnancın nedeniyle mağduriyete uğrar, küfredilir, aşağılanır, kor ateşlere atılıp yakılabilirsin. Bu durumda dahi gözyaşlarını içine akıtacaksın! Özünle ağlayacak, bağırmayacak; “neden” demeyeceksin! Beşinci sınıf “yurttaş” olduğunu kabul edecek; müsteşar, vali, elçilik, generallik, genel müdürlük gibi makamları aklından geçirmeyeceksin…
Susacaksın!
Köy okulunu, türbeni, dergâhını camiye çevirecek, hoparlör bağlayacak, ezan okuyacaklar. Çocuğuna devlet zoruyla Sünnilik dersi verecekler! Vicdan sızısıyla isyan etsen dahi, sessizce kabullenecek, hele de kamuda çalışıyorsan, işinden-aşından olmamak adına, Ramazan Orucu tutuyor gibi davranacaksın. “Kolu-komşu ne der” kaygısıyla sahurda kalkıp evin ışıklarını yakacak, en azından Cuma namazlarına katılacaksın.
Bir Cuma Namazı sonrası, “Allahüekber” nidalarıyla, kaldığın otele gelen yobazlar tarafından, onlarca sanatçıyla birlikte ateşlere atılıp yakılsan dahi, yakanların ceza almalarını beklemeyeceksin! Ceza alanlar, aynı fıtratın Cumhurbaşkanı tarafından affedilirse şaşırmayacaksın!
Neden?
Çünkü Alevi’sin, sakıncalısın, suçlusun!”
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.